13 Aralık 2010 Pazartesi
Tutsak Eden Lütuf: Emzirme
3 Aralık 2010 Cuma
FERBER VE BİZ
Bu hafta, bebeğin kendi kendine uyuması için eğitmeyi amaçlayan meşhur Ferber Metodunu denedik Cihan'da..Daha doğrusu metodu kendimize uyarlamayı denedik demem yerinde olacak sanırım. Dr.Ferber'in bulduğu bu metot aslında gerçekten katı ve herkesin uygulayabileceği bir metot değil. Çünkü, linkte de okuyabileceğiniz gibi, özetle, bir uyku rutini oluşturup, bebeği yatağına yatırmak ve uyuyana kadar ağlamasına göz yummak ve bu arada da arada bir yanına gidip kucağa almadan teskin etmekten ibaret bu metot. Ben internetten satın aldığım bir kitapta anlatılan benzer bir yöntemi denemiştim Ege'de. O zaman o da 9-10 aylıktı. Ve hatırlıyorum neredeyse 1 saat kadar ağlamıştı :( Ama yine de olmamıştı, hem ben dayanamadım, hem de bizimki fazla inatçı çıktı..
1 Aralık 2010 Çarşamba
YÜZ YOGASI
28 Kasım 2010 Pazar
ÇIMLENDIRME VE ILK ESMER SEKERLI AYVA TATLIM
21 Kasım 2010 Pazar
BAYRAM DÖNÜSÜ YABANI MANTAR VE TAZE MAKARNA SEFASI
13 Kasım 2010 Cumartesi
KURBAN BAYRAMI...
12 Kasım 2010 Cuma
KATKI MADDELERI
5 Kasım 2010 Cuma
30 Ekim 2010 Cumartesi
YINE GEÇ KALDIM...
29 Ekim 2010 Cuma
28 Ekim 2010 Perşembe
Annelik ve Kariyer
Zamanımıza damga vuran sloganlardan biri "Çocuk da yaparım kariyer de!"...Hatta eminim yakında "Tavuk mu yumurtadan çıkar yumurta mı tavuktan?" bilmecesi gibi tam bir ikileme ve çıkmaza dönüşecek bu slogan..
Çocuğum olana kadar ben de bu denklemin bir parçası değildim ve çocuk ve kariyerin çok da kesişeceğini düşünmüyordum. Ta ki ilk oğlumu dünyaya getirip, gayet güzel ilerleyen kariyerimi 4 aylık izin sonrası 6 ay daha ücretsiz izin kullanarak kopma noktasına getirene kadar..
Oğlum 1,5 yaşına geldiğinde bir iş bulup kariyerimi bir noktadan yakalama fırsatım oldu, tabi bedelleri ve kayıplarıyla birlikte..İkinci çocuğumuzu yapma kararı aldığımızda ise, zaten sekteye uğramış olan kariyerimin esamesi okunmuyordu artık..
Ve gelelim şimdiye..İki çocuklu bir anne olduktan sonra, aynı durumda olanlar bilir, her şey bir üst boyuta taşındı. Dertlerle birlikte alınan keyifler de arttı. Şimdi oğlum 10 aylık ve ben daha evvel gözden çıkardığım kariyerime dört elle sarılmaya hazırım. Neden mi? Şöyle bir düşününce, bir kadın için genel olarak çalışmak zaten hayatının her safhasında olan ve olması gereken bir şey, ama benim açımdan ele alırsak;
- Anladım ki, anne olunca, çocuklara karşı duyduğun sorumluluğun çok daha fazlasını kendime karşı duymalıyım..
- Üretkenlik ve yaratıcılık bir şeyleri tekrar etme ve kopyalama hali aldığında durup bir daha düşünerek harekete geçmeliyim..
- Çocuğuma kumbara alışkanlığı edindirdiğim gibi, kendime de birikim yapabilmeli (bilgi+beceri yönünden) ve bu birikimi pozitif olarak çocuklarıma aktarabilmeliyim..
- Kalite zaman diye kimsenin dilinden düşürmediği şeyi, çalışarak belki daha da verimli şekilde kendi hayatıma uyarlayabilirim..
Sonuç olarak, benim de çalışan bir anne tarafından büyütülmüş olmam bana çok iyi bir örnek teşkil ediyor çünkü iyi taraflarını ve kötü taraflarını birebir yaşamış biri olarak, durumu her açıdan daha iyi bir hale getirme imkanı sunuyor bana.
Evet, beni hayatımda daha önce hiç yaşamadığım yoğunlukta bir süreç ve ötesi bekliyor ama itiraf etmeliyim ki bu beni oldukça heyecanlandırıyor.
Peki sizin hayatınızda annelik ve kariyer hangi noktalarda kesişip, hangi noktalarda kopuyor? Ya da sizin için ya hep ya hiç mi? Yorum olarak paylaşırsanız çok sevinirim..
27 Ekim 2010 Çarşamba
25 Ekim 2010 Pazartesi
Türkçe Devam ve McDonalds!!
Bir süredir bloguma yazamadım, son zamanlarda bilgisayar başında artan vaktimi daha da artırmak istemedim çünkü bu zaman maalesef çocuklarımdan çalınan bir zaman oluyor..Neyse, bu arada tekrar Türkçe yazma kararı aldım çünkü blogumun ancak kendi ülkemde değer kazanacağını düşünüyorum. Globalleşmeyi sonra düşünürüz :D
Bu yazımda fast food ve özellikle McDonalds'la ilgili bir deneyi paylaşmak istedim.
Manhattan'lı bir sanatçı Sally Davies bir McDonald's Happy Meal'ını altı ay boyunca her gün fotoğraflamış ve altı ayın sonunda bile aynı tazelikte! kaldığını görmüş.
Ama anlaşılan Davies'in öğrenmesi gereken birşey daha var. A Hamburger Today dergisine göre bir beslenme danışmanı ve wellness eğitimcisi olan Karen Hanrahan bir McDonalds hamburgerini 1996'dan bu yana! evet tam 14 yıl boyunca saklamış. İşte o hamburger, resimde solda, sağdaki taze! olanı ile neredeyse aynı görünüyor!
İnanılmaz ama gerçek..hem de acı gerçek..
Buna ilave edebileceğimiz yiyecekler arasında:
- chicken nuggets (inanın bana içinde neler olduğunu bilmek istemezsiniz!)
- gazlı içecekler (yüksek fruktozlu mısır şurubu (HFCS), benzene, aspartame gibi zararlılığı yüksek maddeler içerir)
- patates kızartması (en kötü cinsinden yağ diyebileceğimiz yüksek oranda rafine olmuş ve genetiği değiştirilmiş Omega-6 yağ asidi, örnek olarak mısır, canola, soya fasulyesi yağı içerir)
- Kahvaltı tahılları (yine HFCS yani yüksek fruktozlu mısır şurubunu gizli olarak içerirler, ek olarak da yine genetiği oynanmış tahıllar da cabası)
Genel olarak tüm işlenmiş yiyecekler desek daha doğru olacak galiba :(
Asıl soru şu: Gerçek besinleri nasıl ayırt edebiliriz?
Bunun için, gerçek besinde neredeyse olmazsa olmaz olan özellikleri sıralayabiliriz:
- Yetiştirilmiş olmak
- Değişken kalite
- Çabuk bozulma
- Hazırlık gerektirir
- Canlı renkler, zengin dokular
- Kendinden aromalı
- Toprak ve yöreyle güçlü bağlantı
Yazımı bir kitaptan alıntı yaparak bitirmek istiyorum (ne yazık ki yazarı aklımda değil): "Kısaca, toprakta yetişmemişse ve bir annesi yoksa, yemeyin!"
Galiba o kadar basit..
8 Ekim 2010 Cuma
These boots are made for walking...
It's raining, it's pouring..that's how it was today in Istanbul and seems it will not go away any time soon. This morning, Ege and I put on our rain boots (his so-called "frog boots") , grabbed our umbrellas and headed to his school. So what, you might say..Well, here in the big city of Istanbul we don't walk (and we don't jog either), okay, there are some few who do walk, that is to get fresh Bosphorus (our well-known Strait between Black Sea and Marmara) air, but other than that no thanks, we have our fancy expensive cars to ride us around :) Just like that, we got out in the pouring rain (more than pouring say showering) and it was sooo cool! :) to feel the brisk air, fresh smells from the gardens, rooomantic!......
But I have to admit this romance cannot last for long or else gimme a medal pliiz! I plan to keep on walking him to school till month's end and register him to the school shuttle next month onwards, but as we put it:
"you can't rely on the weather AND the girls of Istanbul!" :D
7 Ekim 2010 Perşembe
Breakfast at Kitta's :)
Hi there! For those who came across my site from across the globe and don't know what the heck I'm talking about really :) Here's something identical to my culture (which is Turkish): our very own breakfast! I invited some of my girl friends over this morning and we hadn't got together since last spring.
So, here's our yummy breakfast: You might get surprised to see tomatoes in the raw, olives (all types), white cheese (worldwide known as feta cheese), kashkaval cheese, our version of clotted cream of milk and honey aside, home made (mostly but not in this case) fruit jams, delikatessen (ham or turkish pepperoni occasionally), simit (our special bagel with sesame seeds), our fluffy white-flour bread (which I don't eat anymore and prefer whole-wheat instead as seen here), aaand last but not least: chai! (tea as you might have already heard). And green jasmine tea for more tea pleasure ;)
Okay, my photos have been taken when the table was just prepared and does not show all the stuff listed above but you might get an idea of how it was when we girls all got down munchin' :)
6 Ekim 2010 Çarşamba
Our New Home Budget Keeping Tool
I used to keep our monthly budget on my computer but then quit at some point because it was too time consuming and the tool I used was not so easy to use. Well, I want to show you the tool I'm using now, and I'm happy with it so far and I think it is very user-friendly. Here's a shot from it's demo:
And good news, it's free to use! Plus, you get the turkish version and turkish currency! (what more can you ask, eh? :)) There are also two other versions, Home and Pro that you can buy at a reasonable price. But personally I don't think I will need to buy it..
For those who are interested, the download link for this budget tool:
http://www.financessoftware.com/
So, new budget, new tool, makes you hope to add some more figures on the incomes section :D
29 Eylül 2010 Çarşamba
Safety Check!
http://www.llli.org/FAQ/lowcarb.html
Onun haricinde, yazılarıma ingilizce devam etme kararı aldım, bu hem benim için hem yabancı konuklar için iyi olacaktır, globalleşeyim ben de bari :)))
Happy blogging everyone! :)
27 Eylül 2010 Pazartesi
25 Eylül 2010 Cumartesi
Homeopatik Diyetim Başlıyoooor!
İlerde ayrıntılarına gireceğim ve ilk iki fazı 43 gün sürecek olan homeopatik ilaç (ki aslında ilaç denemez) destekli diyetimin Faz 1 2.günündeyim. Bu 2 gün çok zor çünkü çok yemem gerekiyor, hem de en kalorilisi en yağlısından :) Hal böyle olunca inanın insanın yiyesi gelmiyor, tam tersi sürekli tok hissediyorum. Neyse, umarım Faz 2 umduğum gibi geçer ama dikkat etmem gereken de birçok nokta var, öyle ki nemlendiricimi bile su bazlı olanla değiştirmek zorunda kaldım ve hatta diş macunumu! Nasıl gittiğini buradan size bildireceğim ve 43 gün sonunda önce/sonra fotolarımı yayınlayacağım
23 Eylül 2010 Perşembe
Bedene Uygun Kot Seçimi
Kot..ne kadar hayatımızın içinden bir parça değil mi? Cihan'a aldığım puset bile hip kot kumaşından :) Ben doğum sonrası tayta takık olduğumdan şimdi de jegging (tayt gibi saran jean)'e takıldım, bu sene de şansıma çok moda..Ama jean başlı başına modanın vazgeçilmez parçası zaten..
Peki ne tip kotlar hangi vücut şekillerinde güzel duruyor, benden size birkaç tüyo:
Geniş Kalçalar: Alçak-yarı yüksek bel almalı. Yüksek bel kumaşı arttırarak arka kısımda daha fazla kumaş görünümü yaratır. Küçük arka cep detayı kalçanızı olduğundan büyük gösterecektir. Rahat oturan modelleri tercih edin.
Kısa Bacaklar: Koyu renk ve düz kesim kotlar bacak boyunu uzatır. Yarı yüksek-yüksek bel idealdir. Kot boyunu da topuğunuzun en az yarısına gelecek kadar uzun tutarsanız tamamdır.
Armut tip: Paçaları daralan, skinny ve taşlanmış kotlardan uzak durmalıdır. Biraz bol paça (ama ispanyol değil!) ve çok bol olmayan ama rahatça üzere oturan bir kesim idealdir.
Benim durumumda (yani her taraftan yuvarlak :) iseniz, yarı yüksek bel, düz kesim (boot-cut da olabilir) ve sıkmadan saran bir kesim size uygun olacaktır.
Kotun kesimini daha iyi anlayabilmek için; kotu yere yayın ve bir bacağı yarıya kadar katlayın. Eğer paçası yarıdan geniş ise boot-cut veya flared (ispanyol) paçadır (genişliğe bağlı olarak). Eğer aynı genişlikte ise straight yani düz kesimdir. Daha geniş ise skinny veya cigarette olabilir.
Kesim türleri ve denim sözlüğü için ilovejeans.com sitesini inceleyebilirsiniz:
21 Eylül 2010 Salı
Marzipan...mmmm....
Dün Migros'ta sadece Richter'inkini bulabildim ki o biraz acı badem gibiydi. Yani hala aşermekteyim :) Olur da ziyaretime gelirseniz artık ne almanız gerektiğini biliyorsunuz :))
Bu arada şimdi okullu olan tüm çocuklarımıza hayırlı uğurlu olsun, bol başarılar diliyorum...
20 Eylül 2010 Pazartesi
Hors-d'œuvre :)
Bu keşif bir yer, ne denli meşhur veya değil bilemiyorum ama Aksaray'da güzel kebapçıların olduğunu daha önce duymuş olmama rağmen bir türlü gitmeye fırsat bulamamıştık. Gittiğimiz kebapçının adı Doyum Ciğer ve Kebap Salonu. Kendine özgü salaş ve güneyi hatırlatan bir havası var. Amaaa...söz yiyeceklere gelince nereden başlayacağımı bilemiyorum! Basit mercimek çorbasından tutun da, sulu ezmesi, ayranı, adanası, patlıcan kebabı, tavuk şiş, ciğeri ve ve ve künefesi, hepsi ama hepsi tek kelimeyle harika..Ne yalan söyleyeyim böylesini en son geçen sene Antep'e gittiğimde bile yememiştim diyebilirim!..
Yani uzun lafın kısası, tadı damağımda kaldı ve tekrar gideceğim günü şimdiden iple çekiyorum. Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim, evet saydığım onca yemeği eşim ve ben bir de 5 yaşındaki oğlumuz (ki o da ne yediyse) silip süpürdü! Ve böyle bi ziyafetin sonunda 50tl kadar cüzi bir hesap ödedik. Ağzı sulananlar için yerleri Sofular Mahallesi Ragıp Bey Sokak'da..
Demişken, blog'um tüm izleyenlerime (yani gelecekteki :)) ve bana hayırlı olsun diliyorum :)
Yakında, merak edenler için yeni aldığımız Jane Sonic marka puset görüşlerim ve başka faydalı ve değişik bulacağınızı umduğum konularla burada olacağım. Hoşça kalın! :)